SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KADER BAHSİ

<< 2662 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

30 - (2662) حدثني زهير بن حرب. حدثنا جرير عن العلاء بن المسيب، عن فضيل بن عمرو، عن عائشة بنت طلحة، عن عائشة أم المؤمنين، قالت:

 توفي صبي. فقلت: طوبى له. عصفور من عصافير الجنة. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "أو لا تدرين أن الله خلق الجنة وخلق النار. فخلق لهذه أهلا، ولهذه أهلا".

 

{30}

Bana Zübeyr b. Harb rivayet etti. (Dediki):,Bize Cerîr, Alâ' b. Müseyyeb'den, o da Fudayl b, Amr'dan, o da Âişe binti Talha'dan, o da Ümmü'l-Mü'miniıı Âîşe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

 

Bir çocuk öldü de ben: Ne mutlu ona, cennet serçelerinden tir serçe! dedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem};

 

«Bilmez misin ki, Allah cennetle cehennemi yaratmış ve ona da, buna da ehil yaratmıştır.» buyurdular.

 

 

31 - (2662) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا وكيع عن طلحة بن يحيى، عن عمته، عن عائشة بنت طلحة، عن عائشة أم المؤمنين قالت:

 دعي رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى جنازة صبي من الأنصار. فقلت: يا رسول الله! طوبى لهذا. عصفور من عصافير الجنة! لم يعمل السوء ولم يدركه. قال "أو غير ذلك، يا عائشة! إن الله خلق للجنة أهلا. خلقهم لها وهم في أصلاب آبائهم. وخلق للنار أهلا. خلقهم لها وهم في أصلاب آبائهم".

 

{31}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki', Talha b. Yahya'dan, o da halası Âişe binti Talha'dan, o da Ümmül-Mü'minin Aişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} ensardaıı bir sabinin cenazesine çağrıldı da, ben:

 

— Yâ Resûlallahî Buna ne mutlu, cennet serçelerinden bîr serçe! Kötülük işlemedi. Ona erişmedi, dedim.

 

«Bundan başka bir sözün yok mu yâ Âişe! Çünkü Allah, cennet için ehil yaratmış; onları, daha babalarının sulblerinde iken cennet için yaratmıştır. Cehennem için de ehil yaratmış; onları daha babalarının sulblerinde iken cehennem içİn yaratmıştır.» buyurdular.

 

 

31-م - (2662) حدثنا محمد بن الصباح. حدثنا إسماعيل بن زكرياء عن طلحة بن يحيى. ح وحدثني سليمان بن معبد. حدثنا الحسين بن حفص. ح وحدثني إسحاق بن منصور. أخبرنا محمد بن يوسف. كلاهما عن سفيان الثوري، عن طلحة بن يحيى. بإسناد وكيع. نحو حديثه.

 

{m-31}

Bize Muhammed b. Sabbah rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. Zekeriyya, Talha b. Yahya'dan rivayet etti. H.

Bana Süleyman b. Ma'bed de rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyn b. Hafs rivayet etti. H.

Bana İshâk b. Mansûr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Muhanımed b. Yûsuf haber verdi.

 

Her iki râvi Süfyân'i Sevrî'den, o da Talha b. Yahya'dan naklen Vekî'nin isnâdıyle onun hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır.

 

 

İzah:

Bu hadîslerin Ebû Hureyre ve İbni Abbas rivayetlerini Buhari «Cenaze» bahsinde; Ebû Dâvud, İbni Abbâs rivayetini «Kitâbu's-Sünne»'de; Nesâî «Cenaze» bahsinde; Tirmizi Kader bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

Ulemâ ölen. müslûman çocuklarının cennetlik olduklarına ittifak etnişlerdir. Bazıları Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Âişe'ye: «Bundan başka bir sözün yok mu?» demesine bakarak bu hususta tevakkuf etmiş. Onların cennetlik veya cehennemlik olduğuna hüküm verememişlerse de, bu söze itibar yoktur. Çünkü ulema Resûlullah (Sallallahu Aleyh ve Sellem)'in Hz. Aişe'ye ihtimal kafi bir delil bulunmadıkça kesin söz söylememesini tembih etmek istemiştir, demişlerdir. Nitekim Hz. Sa'd b. Ebî Vakkas: «Ona ver yâ Resûlallah! Çünkü ben onu mü'min görüyorum.» dediği vakit; kestirip atmaması lâzım geldiğini tenbih için «Müslim» buyurmuşlardır. Resûlullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu sözü müslûman çocuklarının cennetlik olduğunu bilmezden önce söylemiş olması da ihtimaldir. Onların cennetlik olduğu kendisine bildirildikten sonra :

 

«Müslümanların ölen küçükleri cennetin kurtlardır.., ila ahir.» buyurarak cennetlik olduğunu tasrih etmiştir.

 

Müşriklerin çocuklarına gelince: Bu hususta üç kavil vardır. Birinci kavle göre babalarına tâbi olarak onlar da cehenneme gireceklerdir. İkinci kavil tevakkuftur. Yâni ulemadan bir taife bunların cennetlik mi, cehennemlik mi olduklarını kestirememiş, bu hususta bir şey söylememeyi tercih etmişlerdir. Üçüncü kavle göre müşriklerin küçükken ölen çocukları cennetliktir. Muhakkık'ın ulemânın kavilleri budur. Nevevî: «Sahih olan da budur.» diyor. Buna delil Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in cennette İbrahim (Aleyhisselâm)'ı ve etrafında İnsanların çocuklarını gördüğünden bahseden hadîsidir. Mezkûr hadiste ashâbın: «Yâ Resûlallah! Müşriklerin çocukları da orada mıydı?» diye sordukları:

 

«Evet! Müşriklerin çocukları da oradaydı.» diye cevab verdiği bildirilmektedir. Hadîsi,    Buhari rivayet etmiştir. Teâlâ Hazretleri de :

 

«Biz Resul göndermedikçe kimseyi azab edecek değiliz.» buyurmuştur. Bir çocuk bulûğa ermedikçe mükellef değildir. Bu cihet ittifâkîdir,.

 

Fıtrat: Her çocuğun doğduğu zaman aldığı sıfattır. Bu hadîslerde murad ne olduğu ihtilaflıdır. Hafız İbnü Hacer: En meşhur kavle göre fıtrattan murad İslâm'dır diyor. Ma'zirî 'nin beyânına göre bazıları: «Fıtrat: Çocuklar babalarının sulblerinde iken kendilerinden alınan sözdür. Onlar bu hal üzere doğarlar ve anneleri, babaları değiştirinceye kadar bu hâl üzere devam ederler.» demiş; bir takımları: «Fıtrat: Doğacak çocuk, hakkında Allah tarafından verilen saadet veya şekavet hükmüdür.» mütalâasında bulunmuşlardır.

 

Ebû Ubeyd diyor ki: «Ben Muhammed b. Hasen'e bu hadîsi sordum da: Bu mesele İslâm'ın ilk zamanlarında farâiz hükmü inmezden ve cihad emrolunmazdan önce idi, cevâbını verdi. Ve galiba şunu demek istedi: Çocuk fıtrat üzere doğar da annesi, babası kendisini yahudileştirmeden yahut hıristiyanlaştırmadan ölürse, anne ve babasından mirasçı olmaz. Onlar da çocuğa mirasçı olmazdı. Çünkü çocuk müslûman; annesi, babası kâfir sayılır. Çocuğun esir alınması da caiz olmazdı. Farâiz meseleleri inip şeriatın kavâidi bunun hilâfına tekârrur edince, anlaşıldı ki, çocuk annesinin, babasının dini üzere doğar.»

 

Abdullah b. Mübarek: «Çocuk ilerde kazanacağı saadet veya şekavet hâli üzere doğar. Allah'ın, müslûman olacağını bildiği çocuk îslâm .fıtratı üzere, kâfir olacağını bildiği çocuk ise küfür üzere dünyaya gelir.» demiştir.

 

Nevevî'ye göre ise. bu hususta esah olan mânâ şudur: Her çocuk müslümanlığı kabule müheyya olarak dünyaya gelir. Hangi çocuğun annesi, babası müslümansa, o dünya ve âhiret ahkâmı hakkında müslûman sayılır ve müslûman olarak devam eder. Annesi, babası kâfir olan çocuk, dünya hükümleri hakkında kâfir sayılır. îşte annesinin, babasının onu yahudileştirmesinden, hıristiyanlaştırmasından, mecûsîleştirmesinden murad budur. Yâni çocuğa annesinin, babasının hükmü verilir. Çocuk bu hâl üzere bulûğa ererse, küfrü de devam etmiş sayılır. Ezelde saadeti mukadderse müslûman olur. Değilse küfrü üzere ölür.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«Allah onların ne yapacak olduklarını bilir, »sözünde küçükken ölen müşrik çocuklarının cehennemlik olacaklarına dâir bir sarahat yoktur. Bundan murad: «Bulûğa ermiş olsalar, ne amelde bulunacaklarını Allah bilir.» demektir. Halbuki bulûğa ermemişlerdir. Onlara İlâhî teklif de yoktur. Çünkü teklif bulûğ ile başlar.

 

Hızır (Aleyhisselâm)'ın öldürdüğü çocuğa gelince: Nevevî: Buna kat'î surette te'vil vâcibdir. Çünkü annesi, babası mü'mindiler. Binâenaleyh çocuk da müslümandır. Bu hadîs çocuk bulûğa erse kâfir olurdu, diye te'vil edilir. O anda kâfirdi denilemez ve o anda küffarın ahkâmı ona tatbik edilemez.» diyor.

 

Hz. Meryem'le oğluna ait rivayet ve keza Hızir hadîsi «Kitâbu'l-Fedâil»'de  2366 nolu hadis de geçmişti.

 

Babımız rivayetleri «Allah Teâlâ olmuş, olacak ve olmayacak her şeyi bilir.» diyen ehl-i hakkın mezhebine delildirler